zeka beyin gücünü, kavramları kavramadakı ustalık ve çevikliği ifade eder. zekayı iyiye ya da kötüye kullanabilirsiniz; nötr bir kavramdır. akıl ise sağduyuyu, isabetli karar verebilme yetisini çağrıştırır; doğru ve mantıklı, vicdana uygun hareketler sergilemeyi öngörür.
zeki olup da mal gibi yaşayan, ortalıkta gezinen bir sürü insan vardır. akıl, zekayı kullanmak ve yönlendirmek demektir.
zeka arabanın teknik olarak gücüdür. sıfırdan yüz km hıza kaç saniyede çıktığınızdır. akıl ise direksiyondur, sizin o arabayı kullanabilme yeteneğinizdir. örneğin
zeki ama akılsız insan modeli, ferrariyi kullanan üç yaşındaki bir çocuktur. o araba gitmez, gitse de kaza yapar.
zeki olmayan ama akıllı olan insan modeli süper bir şöförün anadolu kullanması.
zeka doğuştan gelen bir yetenek, akıl ise onu kullanma yetisidir. nice zeki insan elindekini kullanamadığı için yattığı yerde bokuyla oynayarak geçirir hayatını. akıllı bir insan bununla gönlünce övünebilir, kimi zeka sahibi insansa lisedeki öğretmeninin zeki ama çalışmıyor sözünü iltifatmışçasına kabullenip "aslında çok zekiyim, çalışsam herkesten iyi olurum" masalıyla geçiştirir ömrünü.
akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. ikisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. o, her insanın kendisine mahsustur.
Kaynak: eksisozluk :)
* * * * * *
Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur.
Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir.
Akıl, insanı hayvandan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır.
‘Ah şimdiki aklım olsaydı’ lafını çok işitmişizdir. Demek ki, akıl insan olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir.
Bir şeyin içeriğini anlamamak ‘akıl erdirememek’ olarak nitelendirilirken başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye ‘bir tek o akıl etti’ denilir. Birine bir yol göstermek ona ‘akıl vermek’tir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak ‘akılda tutmak’tır. ‘Akılsız’ tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında kullanılır.
Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir.
Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır. Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir ama her iki zeka türü de sinir sistemi ile ilgilidir. İnsanı ayıran, evriminde oluşmuş konuşabilirle özelliği, dik durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir sistemidir.
Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içersinde en karışık eserleri aklıyla değil zekası sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere ‘müzik dehası’ diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile çözemeyebilirler.
Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor. Akıl somut olarak ölçülemez ama zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle ölçülmeye çalışılıyor.
Kaynak: mailce
* * * * *
Akıl insan için hayati önem taşıyan ve bir anlamda insanı insan yapan en önemli özelliklerinden birisidir. Akıl insan hayatının her alanında kendini belli eden bir ayrıcalık ve üstünlüktür. Akıl sayesinde doğru ile yanlısı yalan ile gerçeği iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebiliriz. Ayrıca aklımızı kullanarak bir konuda düşünce yürütebilir fikir beyan edebiliriz. Kendi davranışlarımızı bilir ve kontrol ederiz. Derin düşünmek incelikleri kavrayabilmek hikmetli konuşabilmek ancak akıl sayesinde mümkün olabilir.
Akıl biz insanlara bir yol göstericidir.
Akılla ilgili beyinde bir bölge yoktur
Bir hastalık olmadığı surece herkesin aklı vardır.
Akıl insanı hayvanlardan ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. Buda hayvanda akıl olmadığının ispatıdır. Burada aklımızı kullanarak yukarıda bahsettiğimiz yalan ile gerçeği doğru ile yanlışı ayırt edebiliriz
Akıl insanın kendi başına hayatını devam ettirebilmesi kendini dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı koruyabilmesi kendisi için neyin faydalı neyin faydasız olduğunu algılayabilmesi hep akıl sayesindedir. Örnek verecek olursak ateşe elimizi tutarsak elimizin yanacağını biliriz elektriğe tutarsak çarpılacağımızı biliriz ve bunları aklımız sayesinde biliriz aklı olmayan birisi bunların bizim için tehlikeli olduğunu bilmeyebilir. Ateşi tuttuğumuzda elimizin yanacağını bilmek için zekâya ihtiyaç yoktur aklı olan herkes bunu bilir
Zekâ ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama, açıklayarak çözme, düşünme, gerçekleri algılama. Sonuç çıkarma yeteneklerin tamamıdır
İlk kez karşılaşılan ya da aniden gelişen olaylara uyum sağlayabilme, anlama, öğrenme, öğrenme hızı analiz yeteneği, beş duyunun. Dikkatin ve düşüncenin yoğunlaştırılması, ayrıntılara dikkat edilmesi, iki veya daha fazla olay hakkında bağlantı kurulması, hiç kimsenin göremediği çok ufak fakat can alıcı noktaları görebilme hep zekâ sayesinde gerçekleşir. Genel olarak zekânın 12 yasına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yasına kadar sürdüğü orta yaslarda ise zekâ seviyesinin sabit kaldığı düşünülür.
Zekâ bir insanın her turlu olay karsısında aynı yeteneği göstereceği anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içerisinde en karışık eserleri aklıyla değil zekâsı sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere müzik dehası diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile çözemeyebilir,
Sonuç olarak zekâ ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye, bilgi edinme ve isteğe göre farklılıklar gösterebilir
Akıl aslında bir kabiliyettir zekâda öyle ikisi arasındaki en önemli fark bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekâ asla alamazsınız. O insanın kendisine mahsustur.
Akıl öğrenme yeteneği zekâ olaylar karsısında aklı çalıştırma hızıdır
Akıl ile zekâ arasındaki fark nasıl yapıldığını bilmekle, ne yapmak gerektiğini bilmek arasındaki fark kadar
Akıl bir bütündür. Zekâ, mantık, sağduyu, bilgi, ahlak, inanç bu bütünün parçalarıdır. Dolayısıyla akıl bu parçaların sinerjisiyle büyük bir güç olarak ortaya çıkar. Zekâ ise çok çeşitlilik arz eden yetenektir, doğuştan vardır,20'li yaslara kadar gelişir ve çalışma ile arttırılabilir.
Kaynak: radikal
* * * * * * *
Akıl ile zeka değil de akıl,fikir vb duygularla ilgili Risale-i Nurlardan bir derlemeyi aşağıya alıyorum.Belki bir bakış açısı sunabilir.
Sonsuz rahîm olan Hâlık-ı Azîmin kusursuz olan bu kasrını temaşaya doyamayan ruh, kendine avdet ediyor. Rahmetin nihayet derecede incelikleriyle tanzim ve idare edilen cisme bakıyor.
Duyguları arasında yalnız muhayyilesine hasr-ı nazar ediyor.
Bu muhayyilenin dimağda kendisine tahsis edilen mahalli, bir hardal tanesi kadarken, her zaman bütün âlemi sinema şeritleri gibi hayal hanesinde dolaştırır.
Hafıza bir çeşit,
akıl ayrı bir çeşit,
fikir başka bir halde,
kalb daha başka,
kâmil insanlarda hal-i faaliyette olan diğer letaif daha başka bir şekilde,
bâsıra, sâmia, zâika, lâmise, şâmme gibi havass-ı zâhirînin istiâb ettikleri mânevî sahalara nisbetle, nihayet derecede küçük bir dimağımda yerleştikleri halde, yekdiğerine karışmayarak, biri diğerinin vazifesine müdahale etmeyerek, ayrı ayrı vazifelerde, ayrı ayrı dairelerde gayet muntazam çalıştıklarını ve hattâ etibbânın bile senelerce tahsil ederek içinden çıkamadıkları vücud-u beşerin herbir kısmının, herbir uzvunun inceliklerini görüyor.(Barla Lahikası)
Risale-i Nurlardan fikir yerlerine bakalım.
Hem de bir şeyi akıl görür, kabul eder.Fikir uğraşır, teslim eder.
Bazan arzu fikir suretini giyer. Şahs-ı muhteris, arzu-yu nefsaniyesini fikir zanneder.(Hutbe-i Şâmiye )
Tâ ki fikir dağılmasın, kalb boğulmasın, ruh Mâbûdunu doğrudan doğruya bulsun. (On Dördüncü)
Acaba fikir dediğiniz şey-el'iyazü billâh-arzu olmasın? Bazan zâlimane intikam-ı şahsî, arzuya fikir suretini giydirir.(Sünuhat )
Zira insandaki o nur-u fikir, emellerine, ruhuna öyle bir inkişaf, öyle bir inbisat vermiştir ki, bütün zamanları yutsa doymaz. Zira ondaki o yüksek fikir, insanın mahiyetini ulvî, kıymetini umumî, nazarını küllî, kemâlini gayr-ı mahsur, lezzet ve elemini daimî kılmıştır.(İşârâtü'l-İ'câz )
Bazan bir münevverü'l-fikir, yüze mukabildir.(Divan-ı Harb-i Örfî)
Çünkü güzel ahlâkı ona güzel fikir vermiş; ve güzel fikir ise, ona herşeyin güzel cihetini gösteriyor.(Sekizinci Söz )
* * * * * *
Akıl aslında bir kabiliyettir, zeka da öyle. İkisi arasındaki en önemli fark, bir başkasından akıl alabilirsiniz ama zekayı asla. O, her insanın kendisine mahsustur.
Bir hastalık söz konusu olmadığı sürece şüphesiz herkesin aklı vardır. Akıllı olmak, kendi davranışlarını bilmek, kontrol edebilmek, doğru ve yanlışlarını değerlendirebilmek yeteneğidir.
Akıl, insanı hayvanda n ayırt eden en önemli faktördür. Hayvanlar yalan söyleyemez ama insanlar sık sık bu yola başvurur. İşte insandaki yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda fikir yürütebilme, görüş belirtebilme yeteneği akıldır.
‘Ah şimdiki aklım olsaydı’ lafını çok işitmişinizdir. Demek ki, akıl insan olgunlaştıkça da değişiyor ve insanın kendisi de bunun farkına varıyor. Bir insan değişik fikirlerle diğerinin aklını karıştırabilir. Hayret verici, şaşırtıcı şeyler insanın aklını durdurabilir.
Bir şeyin içeriğini anlamamak “akıl erdirememek” olarak nitelendirilirken başkalarının çözemediği bir sorunu çözen kişiye ‘bir tek o akıl etti’ denilir. Birine bir yol göstermek ona ‘akıl’ vermektir. Bir şeyi hatırlamak, unutmamak “akılda tutmaktır”
‘Akılsız’ tanımı ise doğru ve isabetli düşünemeyen anlamında kullanılır.
Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak zekanın 12 yaşına kadar hızla geliştiği sonra gelişme hızının yavaşlayarak 20 yaşına kadar sürdüğü, orta yaşlarda ise zeka seviyesinin sabit kaldığı kabul edilir.
Zeka hayvanlarda da vardır. Hayvanlarda zeka bir nevi içgüdüsel olaydır. Şüphesiz hayvan zekası insana göre gelişmemiştir ama her iki zeka türü de sinir sistemi ile ilgilidir. İnsan ayıran, evriminde oluşmuş konuşabilirse özelliği, dik durabilmesi, el yapısı nedeniyle aletleri kullanabilmesi ve gelişmiş beyin ve sinir sistemidir.
Zeka, bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir müzik bestecisi kendi duygusal yapısının içerisinde en karışık eserleri aklıyla değil, zekası sayesinde oluşturur. Biz bu kişilere “müzik dehası” diyoruz. Ancak bu müzik dehaları en basit bir matematik problemini bile çözemeyebilirler.
Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara , algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere, iradeye ve bilgi edinme isteğine göre farklılıklar gösterebiliyor. Akıl somut olarak ölçülemez ama zeka pek sağlıklı olmasa da IQ denilen bir testle ölçülmeye çalışılıyor.