Uzay :

bilimist

bilimist Yazdı...



Uzayda hayat var mıdır?

03 Ekim 2014 Bu içerik 6.779 kez okundu.

Washington’da dün bir basın toplantısı düzenleyen NASA’da çalışan gökbilimciler bu konuyu araştırırken son teknoloji teleskoplardan yararlanacaklarını ve evrende başka bir yaşam olup olmadığını öğrenmek amacıyla iki uydunun 2017 ve 2018 senelerinde fırlatılacağını açıkladılar. Evrende 100 milyon gezegende yaşam olabileceğini tahmin eden NASA yönetimi ve gökbilimciler, başka bir yaşamın bulunabileceği yerin büyük ihtimalle güneş sistemimiz dışında olabileceğini belirtiyorlar.

Bilim insanları, uzayda yaşamın var olduğuna dair çok kesin bir kanıt bulduklarını iddia ediyorlar.
İngiltere'de, Sheffield Üniversitesi'ndeki bilim insanları, yaptıkları bir çalışma sırasında gökyüzünde bazı "açıklanamayan" parçacıklar bulduklarını fark ettiler. Araştırmayı derinleştirdiklerinde bu "dünyaya ait olmayan" organik parçacıkların dünyanın 30 bin metre üzerindeki dış atmosferinde yoğun olarak varlıklarını tespit etmeleri ise çok farklı bir sonucun ortaya çıkmasına neden oldu.

Dünyadaki hiçbir organik materyalin, 30 bin metre yükseğe savrulmasının mümkün olmayacağını hesaplayan bilim insanları, bu organik parçacıkların ancak, dünya dışındaki kaynaklardan atmosfere girdiğini iddia ediyorlar. Belki kuyruklu yıldızlarla, belki başka bir şekilde dünyaya kadar ulaşan bu mikroskopik ölçülerdeki organik materyalin, uzayda bir yerlerde yaşam olduğunun kanıtı olduğunu iddia eden profesörler bu kuvvetli teorileri ile şimdiden bilim dünyasını sarmış durumdalar. Bilim insanları şimdi atmosferin dış tabakasındaki bu organik parçacıkların nereden gelmiş olabileceğini tartışıyor.

Ancak bu teori uzayda yaşam olduğunu %100 kanıtlamıyor. Sadece dünya dışında bir yaşam olasılığını çok güçlendiriyor. Bilim insanları, dış atmosferdeki bu organil partiküllerin aynı zamanda, dünyada henüz keşfedilmemiş bir sürecin sonucu olabileceğini ve bu süreç sayesinde dünya yüzeyindeki organik materyalin dış atmosfere savrulmuş olabileceğini de inkar etmiyorlar. Ancak buna neyin neden olduğunu henüz kimse bilmiyor -

Uzayda başka bir yerlerde ‘akıllı yaşamın’ olup olmadığı, varsa bu yaşamın gelişmiş bir medeniyet düzeyinde olup olmayacağı yüzyıllardır astronom ve diğer bilimcilerin kafa yorduğu konulardan. Bunu açıklığa kavuşturma yolunda bugüne kadar yürütülen çalışmalar, özellikle Dünya istikametine gönderilmiş olabilecek radyo dalgalarının varlığını araştırmaya odaklandı hep. Ancak belki onların bizi arayıp bulmak gibi bir derdi olmayabilir. Hatta belki de başkalarının onları bulmasını bekliyor olabilirler. ABD Illinois’deki Fermi Ulusal Hızlandırıcı Laboratuarı’ndan Richard Carrigan, uzayda yaşam arayışına ilişkin bazı temel ipuçlarını sıraladı. Uzaylı arayanların dikkatine…

Dünya’daki ışıklar, geceleyin yakın uzaydan görülebiliyor. Dolayısıyla başka bir gezegendeki medeniyet de kendi ışıklarını yayıyor olabilir. Ancak bunu tespit etmek çok zor. Çünkü, örneğin Dünya’daki tüm elektriğin kullanıldığı dev bir lamba bile yapsanız, onun ışığı Dünya’nın yüzeyine düşen hafif bir Güneş ışığının binlerde biri düzeyinde olacaktır. Dolayısıyla bu bilginin, başka gezegenlerden yayılan ışıklar için de geçerli olduğunu söyleyebiliriz.

Güneş Sistemi dışındaki gezegenlerin atmosferlerinde kimyasal kirletenler olup olmadığına bakılabilir. Örneğin kloroflorokarbon gibi yapay bileşikler, çok uzaktan tespit edilebilecek işaretler bırakıyor atmosferde. Şöyle ki, bu gazlar karakteristik dalga boyundai kızılötesi ışığı büyük ölçüde emiyorlar ve bu şekilde tespit edilebiliyorlar. Ancak bunun için bugün sahip olduklarımızdan çok daha gelişmiş ve hassas kızılötesi teleskoplar gerekiyor.

Nükleer atıkları bir yıldıza gönderip yoketmek, orada oluşacak nükleer fisyon sonucunda çok büyük miktarlarda teknetium ve neodimium gibi nadir elementlerin ortaya çıkması demek. Bu denli büyük miktarlardaki elementler, yıldızın ışığında tespit edilebilir. Ancak bu miktarın, örneğin teknetium için, 100 bin tondan fazla olması gerekiyor. Bugüne kadar Dünya’daki tüm nükleer reaktörlerde ortaya çıkan teknetiumun 100 ton civarında olduğunu belirtelim.

Uzaydaki başka bir medeniyet teknolojik açıdan o denli gelişmiş olabilir ki, güneş enerjisinden yararlanmak için Dyson küresi gibi sistemler kullanıyordur. Bu teorik ‘koza’ sistemi, yıldızın etrafını sarıyor ve yayılan ışığı yönetiyor. Böyle bir durumda elbette yıldızdan dışarıya yayılan ışıkta azalma olacaktır ama Dyson küresi de bu sırada sürekli ısınacağı için Dünya’dan görülebilecek derecede yoğun kızılötesi ışın üretebilir. Bugüne kadar uzayda tespit edilen bazı ‘kozamsı’ olumuşlar, Dyson küresini akla getirdiyse de, genellikle yıldızı saran hidrojen gazı bulutu, toz bulutu ve hatta asteroid katmanı olarak yorumlandı.

Sadece bir yıldızı değil pek çok yıldızı kapsayan bir Dyson sistemi kurulmuş olabilir. Bu teorik yapı, galaksideki pek çok yıldızın ışıklarını azaltacağı için Fermi baloncuğu olarak adlandırılan bir ‘karanlık alan’ oluşturabilir. Bunlar da tabi ki daha fazla ısı yayacak ve kızılötesi ışıkta görülebilecek. Ancak bir karanlık alanın Fermi baloncuğu olup olmadığını anlamak çok zor. Özellikle spiral galaksilerde bu tür karanlık bölgeler ve toz bulutları bolca bulunuyor. Daha simetrik, eliptik galaksiler araştırma açısından daha uygun.

Çok gelişmiş bir uygarlık, enerjisi azalmakta olan kendi yıldızını modifiye edip yok olmaktan kurtulabilir. Malum, yıldızlar yaşlandıkça çekirdeklerindeki hidrojen de azalır ve yaydığı ısı ve ışık düşer. Bu da çevresindeki gezegenlerde yaşayan canlıların hayatını sonlandırabilir. Eğer bu medeniyetlerden biri son derece güçlü ve ileriyse, farklı yollarla yıldızın ömrünü uzatabilir. Örneğin yıldızın dış çeperindeki hidrojenle çekirdeğindekini karıştırabilir, bazı elemenentleri yıldızdan ayırabilir ya da merkezdeki basncı değiştirmek için yıldızın dönüş hızını bile ayarlayabilir. Ve elbette tüm bunlar yıldızın uzaktan izlenen davranışlarında değişikliğe yol açar.

Uzay'da yaşam var mı? Yıllardır sorulan bu soru, nihayet yanıt buluyor. NASA uzayda hayat olup olmadığının 20 yıl içerisinde kanıtlanacağını açıkladı. NASA bunun için 2017 ve 2018 yıllarında uzaya uydu gönderileceğini, ayrıca en gelişmiş teleskoplardan da yararlanılacağını bildirdi..

NASA uzayda yaşam olup olmadığını kanıtlamak için kapsamlı bir çalışma başlatıyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, günümüz teleskop teknolojisinden faydalanarak, uzaylı yaşam formlarını aramak için bir plan oluşturulduğunu açıkladı.

Yetkililer, 20 yıl içinde, uzayda hayat olup olmadığının kesin bir şekilde kanıtlanacağını söyledi.

2017 ve 2018 yıllarında uzaya uydu göndereceklerini bildiren yetkililer, yaşamın bulunabileceği gezegenin güneş sistemi dışında bile olabileceğini kaydetti..

Dünya’ya 620 milyon kilometre uzaklıktaki Jüpiter’in uydusu Europa’da, uzaylı yaşam formlarının olabileceği tahmin ediliyor.

Yorumlar

Henuz yorum eklenmedi ilk ekleyen siz olun .Yorum Ekle
b