Bu yazımızda corona virüsü ile ilgili aşı olmalı mıyız olmamalı mıyız konusunda araştırma yaparak faydalarını, zararlarını yapılan açıklamaları araştırarak doküman olarak burada yayınlayacağız. Sizlerinde görüşleri var ise yorum bölümüne yazarak bu araştırmaya katılabilirsiniz.
Öncelikle aşıları ve etki oranlarına bakalım.
Biontech Aşısı
Biontech tarafından RNA tabanlı olarak geliştirilen bir aşıdır.
Covid 19 virüsüne karşı elde ettiği başarı oranı %90 olarak açıklanmış ve belgelenmiştir.
Biontech aşısının bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için -70 derece sıcaklıkta tutulması gerekmektedir.
Moderna Aşısı
RNA tabanlı teknik ile geliştirilmiştir. Şirketin açıkladığı verilere göre %95 oranında başarı yüzdesi yakalanmaktadır.
Moderna aşısının bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için -20 derece sıcaklıkta tutulması gerekmektedir.
Astrazeneca Aşısı
Viral vektör tabanlı olarak Oxford Üniversitesi ve Astrazeneca ortaklığı tarafından geliştirilen aşının başarı yüzde 70 olarak açıklanmıştır. Başarı oranı Covid 19 aşı çeşitleri arasında yer alan Biontech ve Moderna’ya göre düşük olan bu aşının, fiyatının ucuz olması nedenli ile önemli bir alternatif olarak karşımıza çıkmakta.
Astrazeneca aşısının bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için normal soğutma cihazları yeterli olmaktadır.
Sputnik V Aşısı
Rusya tarafından geliştirilen Sputnik V aşısı’nın yüzde 92 oranın başarı sağladığı açıklanmıştır.
Sputnik V aşısının bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için normal soğutma cihazları yeterli olmaktadır.
Sinovac (CoronaVac) Aşısı
Çinli bilim insanları tarafından viral vektör tekniği kullanılarak geliştirilmiştir. RNA tabanlı teknik ile geliştirilen aşılara göre daha yavaş üretilmekte olan bu aşının başarı oranı yüzde 50’nin üzerinde olarak açıklanmıştır.
Sinopharm Aşısı
Bir diğer Çin aşısı olan Sinopharm aşısı, viral vektör ile geliştirilmiştir. Bu aşının başarı oranı yüzde 79 olarak açıklanmıştır.
Pfizer/Biontech: Covid-19 aşısı ikinci dozdan itibaren en az 6 ay koruyor ve varyantlara karşı etkin
Pfizer ve Biontech devam eden üçüncü faz klinik testlerde Covid-19 aşısının ikinci dozdan sonra bağışıklığının en az altı ay devam ettiğinin tespit edildiğini duyurdu.
AŞILARIN KORUMA SÜRESİNİ BİLİYOR MUYUZ?
Hastalığı geçirip iyileşmiş olanlarla ilgili araştırmalar, bağışıklığın en az 6-8 ay arası sürdüğüne işaret ediyor. Bilim insanları aşıların da en azından bu aralıkta koruyucu olacağını düşünüyor. Ancak bu konuda kesin konuşmak mümkün değil çünkü elde henüz yeterince veri yok.
COVİD19 HASTALIĞI, SPERM SAYISINI YARI YARIYA AZALTIYOR
Kovid-19 enfeksiyonunun akciğer gibi erkek üreme sistemini de çok sevdiğini söyleyen Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu, Çünkü ACE2 reseptörleri, testiste de akciğerdeki gibi son derece yoğun ve virüs, bu reseptörlere bağlanarak hücreleri etkiliyor. Bunun sonucu olarak testiste iltihap (inflamasyon) gelişiyor, leydig hücrelerinden testosteron salgılanması azalıyor, hormonlarda sorun oluşuyor, immünolojik birtakım hadiseler meydana geliyor. Aynı zamanda ateş yükselmesi de testisleri olumsuz etkiliyor. Kovid hastalarındaki 37.8in üzerindeki ateş, testis açısından olumsuz etkilere yol açıyor. Buna bağlı olarak genital sistemde yani üreme sisteminde olumsuz birtakım değişiklikler oluyor. Sperm sayısı yüzde 50 oranında düşüyor. Sperm hareketliliği azalıyor. Aynı zamanda spermlerin canlılığında da olumsuz etkilenme oluyor dedi.
AŞIDAN SONRA SPERM SAYISI VE HAREKETLİLİĞİ ARTMIŞ
JAMAda yayınlanan çalışmayla aşının erkeklerdeki üreme sisteminde bir olumsuzluğa yol açıp açmadığına bakıldığını anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, şu bilgileri verdi:
En prestijli tıp dergilerinden bir tanesidir JAMA. 45 erkekte aşı öncesi (aşıdan 7 gün önce) ve aşı sonrası (70 gün sonrasına kadar) meni analizi, semen parametreleri değerlendirilmiş. Bu değerlendirmeler sonucunda görülüyor ki, sperm hacminde, sayısında, hareketliliğinde, total ileri sperm sayısında artışlar var. Örneğin sperm sayısı santimetreküpte 26 milyondan 30 milyona kadar çıkmış. Sperm hareketliliği ise yüzde 58den yüzde 65e yükselmiş. Bu çalışmada çok özel bir grup daha var, 8 kişinin sperm sayısı aslında normalin de altında. Aşıdan sonra görülmüş ki bu hastaların 7’sinde de olumlu yönde değişiklik olmuş. Bu kişilerde santimetreküpteki sperm sayısı 8.3 milyondan, 22 milyona çıkmış. Tabii ki bu henüz ilk ve tek çalışma. Vaka sayısı çok yüksek değil. Bu verilerin diğer merkezler tarafından da konfirme edilmesi, yeniden tekrarlanması, daha geniş hasta gruplarında bakılması gerekiyor.”
Aşının bilinen yan etkileri neler ?
Cilt reaksiyonları
Nadir olarak, insanların aşı olduktan sonra cilt reaksiyonları geliştirdiği görülür. Bu tür reaksiyonlar, enjeksiyon bölgesi çevresinde döküntüler, büyük kırmızı lekeler ve diğer cilt semptomları şeklinde görülür.
YORGUNLUK, BAŞ VE KAS AĞRISI
Pfizer-BioNTech COVID-19 aşısının yaygın olarak bildirilen diğer yan etkileri arasında yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrısı sayılır. Yorgunluk, aşı olan araştırma deneklerinin kabaca %63'ü tarafından rapor edilmiştir. Baş ağrısı ve kas ağrısı ise araştırma deneklerinin sırasıyla %55 ve 38'ini etkilemiştir. BİR ÖRNEK
NEDEN TEK DOZ OLDUM NERMİN Ç. (65)-İZMİR: “1 yıldır eve kapanmıştık. ‘Aşı geldi’ denilince koştum, yaptırdım. Rahat edeceğimi düşündüm. Ama hiçbir şey değişmedi. Evde kalmaya devam ettik. Ne çocukları ne de torunları görebildim. Ayrıca komşularımdan biri aşıdan sonra hasta da oldu. ‘Madem hasta olacağım, madem aşı da olsam çocuklarımı göremeyeceğim’ dedim, 2. dozu yaptırmadım.
BİONTECHİN KURUCUSU İSRAİLDEKİ VERİLERE DAYANARAK 3. DOZ AŞININ YAPILMASINI VEYA YAPILMAMASINI ÖNERMİŞ.
İSRAİLİN YAPMIŞ OLDUĞU ARAŞTIRMA GELİŞTİRMELERE DAYANARAK AŞILARIN VERİMLİLİĞİNİ ÖLÇMESİNDEN ELDE EDİLEN VERİLER İLE HAYATINIZA YÖN VERECEKSENİZ.
YANİ HAYATINIZ İSRAİLİN İNSANLIK ANLAYIŞINA KALDIYSA VAY HALİNİZE.
Katalin Kariko: Covid-19 aşısını mümkün kılan mRNA teknolojisinin mucidi Macar bilim insanı
Pfizer/BioNtech tarafından geliştirilen koronavirüs aşısının temel aldığı mRNA teknolojisini geliştiren Macar asıllı bilim insanı Katalin Kariko, "İnsanların keşfimizi keşfetmeleri uzun zaman aldı. Aşıyı bir paket çikolata kaplı fıstıkla kutladım. Ama asıl kutlamayı yazın bu sıkıntılar sona erince; virüsü, aşıyı unuttuğumuz zaman yapacağım" dedi.
Dr. Özlem Türeci ve Prof. Uğur Şahin'in kurucusu olduğu BioNTech'te yedi yıldır kıdemli başkan yardımcısı olan 65 yaşındaki biyokimya uzmanı Kariko, CNN Televizyonu'na konuk oldu.
Pfizer/BioNTech'in aşısının onay almasına şaşırmadığını belirten Kariko, şunları söyledi:
"Benim için sürpriz olmadı. Zaten yeterince deneme yapmıştık. İnsanlar başta bize inanmadılar. mRNA'nın (mesajcı ribonükleik asit) bir tedavi şekli olabileceğini düşünmediler. Pennsylvania Üniversitesi'ndeki meslektaşım Drew Weissman'la birlikte RNA'nın bir bileşenini değiştirdiğimiz, birçok tedavide kullanılabilecek bu metodu geliştirdik" dedi.
------------------------------------
Nobel Kimya Ödülü CRISPR-Cas 9 Teknolojisinin Oldu
Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna, CRISPR-Cas9 genom düzenlemesini keşfetmeleri ve geliştirmeleri nedeniyle 2020 Nobel Kimya Ödülü'ne layık görüldü.
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Nobel Kimya Ödülü 2020'yi Max Planck Patojen Bilimi Birimi'nden Emmanuelle Charpentier'e ve Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley, ABD'den Jennifer Doudna'ya vermeye karar verdi.
İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'ne göre Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna, CRISPR-Cas9 genetik makası keşfetti. Araştırmacılar bunları kullanarak hayvanların, bitkilerin ve mikroorganizmaların DNA'sını son derece yüksek bir hassasiyetle değiştirebilirler. Bu teknolojinin yaşam bilimleri üzerinde devrim niteliğinde bir etkisi oldu, bu teknoloji sayesinde yeni kanser tedavilerine katkıda bulunabilir ve kalıtsal hastalıkların iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Ayrıca CRISPR-Cas9 genetik makası kullanılarak birkaç hafta içinde DNA'yı değiştirmek artık mümkün. Bu, eski yöntemlerle zaman alıcı, zor ve bazen imkansız bir işti.
"Bu genetik araçta, hepimizi etkileyen muazzam bir güç var. Yalnızca temel bilimde devrim yapmakla kalmadı, aynı zamanda yenilikçi mahsullerle sonuçlandı ve çığır açan yeni tıbbi tedavilere yol açacak" dedi Nobel Kimya Komitesi başkanı Claes Gustafsson.
CRISPR-Cas9'un keşfi, Emmanuelle Charpentier’in insanlığa en çok zarar veren bakterilerden biri olan Streptococcus pyogenes ile ilgili çalışmaları sırasında yapıldı. Daha önce bilinmeyen bir molekül olan tracrRNA'yı keşfetti. Çalışması, tracrRNA'nın, virüsleri DNA'larını parçalayarak etkisiz hale getiren eski bağışıklık sistemi CRISPR-Cas'ın bir parçası olduğunu gösterdi. Charpentier, keşfini 2011'de yayınladı. Aynı yıl, geniş RNA bilgisine sahip deneyimli bir biyokimyacı olan Jennifer Doudna ile bir işbirliği başlattı. Birlikte, bakterinin genetik makasını bir test tüpünde yeniden oluşturmayı ve makasın moleküler bileşenlerini basitleştirmeyi başardılar, böylece kullanımları daha kolay oldu.
Başka bir deneyde, genetik makası yeniden programladılar. Makas, doğal haliyle virüslerden DNA'yı tanır, ancak Charpentier ve Doudna, önceden belirlenmiş bir bölgedeki herhangi bir DNA molekülünü kesebilmeleri için kontrol edilebileceklerini kanıtladı.
Akademi, Charpentier ve Doudna'nın 2012'de CRISPR-Cas9 genetik makası keşfetmesinden bu yana kullanımlarının oldukça yüksek olduğunu vurguluyor. Bu araç, temel araştırmalarda birçok önemli keşfe katkıda bulunmuştur ve yeni kanser tedavilerinin klinik deneyleri devam etmektedir.
'DNA'mız ile oynanacak' iddiası
Koronavirüs aşısının DNA'mızı değiştireceğine ilişkin iddialar sosyal medyada en çok karşılaşılan söylentiler arasında.
BBC, üç bağımsız bilim insanına bu iddiayı sordu ve "koronavirüs aşısının insan DNA'sını değiştirmeyeceği" yanıtını aldı.
Yeni geliştirilen bazı aşılar, virüsün genetik materyalinin bir parçasını, yani genetik talimatları taşıyan mRNA'yı kullanıyor. İngiltere'de kullanım onayı alan ve Türkiye'nin de sipariş verdiği Pfizer/BioNTech aşısı da bunlardan biri.
Oxford Üniversitesi'nden Jeffrey Almond, "mRNA'yı bir insana enjekte etmek insan hücresindeki DNA'ya hiçbir etkide bulunmaz" diyor.
mRNA, vücudun kendi moleküler mekanizmalarını kullanarak, hücrelere virüste yer alan proteine benzer bir protein üretmeyi öğretiyor ve bu da bağışıklık sisteminin tepki vermesini sağlıyor.
Aslında koronavirüs aşısının DNA'yı değiştireceği iddiasıyla ilk kez karşılaşmıyoruz. Sosyal medyada Mayıs ayında yayılan videolarda, mRNA teknolojisinin "henüz test edilmediği ve onaylanmadığı" ileri sürülüyordu ve genetik kodlarla oynanacağı iddia ediliyordu.
Daha önce hiçbir mRNA aşısının onay almadığı doğru ancak geçtiğimiz yıllarda mRNA aşılarının insanlarda kullanılmasına ilişkin birçok çalışma gerçekleştirildi. Buna ek olarak, salgın başladığından bu yana aşı tüm dünyada on binlerce kişi üzerinde denendi ve sıkı onay süreçlerinden geçirildi.